HACCIN TARİF ve FAZİLETLERİ - II

Hadis-i kudside Yüce Allah

- “Nice itaat eden ve namaz kılan kullar yaratırım ki onlar, güvercinin yuvasını özlediği gibi Kabe’yi özler dururlar”, buyurmuştur.

- “Her ziyaretçinin ziyaret edilen üzerinde bir hakkı vardır. Hacıların bendeki hakkı da, dünyada onlara afiyet vermem ve ahirette onları affetmemdir, buyurdu.

-İbn Ömer þöyle dedi:

“Mina Mescidinde Rasulullah ile beraber oturuyorduk. Bu sırada biri Ensardan, biri de Sakif kabilesinden olmak üzere iki kişi içeri girip selam verdiler; ardından dediler ki, Ya Rasulullah, bazı sorularımız var, onları sormak için geldik.”   Peygamberimiz (s.a.v):

- İsterseniz sorularınızı sorun cevaplarını vereyim; isterseniz siz sormadan cevaplandırayım” buyurdu. Onlar,

-Biz sormadan cevap vermenizi isteriz, dediler.

Sakif kabilesinden olan Ensarlıya, “önce sen sor” dedi. Ensarlı,

-Evvela niçin geldiğimi bana haber vermeni isterim, dedi. Bunun üzerine Kainatın Efendisi:

- Sen þunları sormak için geldin:  Evinden çıkıp Kâbe’ye geldiğinde sana (bu yolculuk sebebiyle) ne sevap verilecektir? Tavaftan sonra kılacağın iki rekat namaz için, sa’y etmen için, Arafattaki vakfen için, şeytan taþlaman için, kurban kesmen için sana ne sevap verilecektir?  Sen bunları sormayı kararlaştırdın” buyurdu. Bunun üzerine o,

- Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederek söylerim ki, ben tam bunları sormak için geldim, dedi. Peygamberimiz, şöyle buyurdu;

- Hac için evinden çıktığın andan itibaren bineğinin attığı her bir adım karşılığında Allah sana bir sevap verir ve bir günahını yok eder. Tavaftan sonra iki rekât namaz (tavaf namazý) kıldığında sana Hz. İsmail’in neslinden bir köleyi (en pahalı bir köleyi) alıp azat etmiş gibi sevap verir. Safa Merve arasında sa’y ettiğinde, sana yetmiş köleyi alıp azat etmiş gibi sevap verir. Arafat’ta vakfe etmene gelince, Yüce Allah, vakfede bulunanları rahmetine gark eder ve meleklerine “şu kullarıma bakınız; birçok zorluklara katlanıp uzak yollardan Cennetimi umarak, buraya geldiler. Onların günahları, kumlar sayısınca, yağmur damlaları sayısınca yahut deniz köpükleri sayısınca olsa bile hem onları bağışlarım; hem de onlarýn bağışlanması için dua ettikleri kimseleri bağışlarım, buyurur. Böylece Arafat’tan bağışlanmış olarak ayrılırsın.

Şeytan taşlamana gelince attığın her bir taş, bir kebair günahına keffaret olur. Kestiğin Kurban Allah katında senin için muhafaza edilir. İhramdan çıkmak için tıraş olurken kestiğin her kıl karşılığında sana bir sevap verilir ve bir günahın silinir. Bundan sonra Kabe’ye gidip ziyaret tavafını günahlarından arınmış olarak yaparsýn. Bu sırada sana “geçmiş günahların affedildi; bundan sonra ileride yapacaklarına dikkat et “denilir.”

-Hacca giderken orada ölmekten korkmamalıdır Hatta hac yolunda ölmeyi ganimet bilmelidir Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Hacca giderken veya gelirken ölenin geçmiş günahları af olur O kimse hesaba çekilmeden azap görmeden Cennete girer) [İsfehani]

‘’Kim hac yolunda ölürse, Kıyamet gününe kadar her yıl hac yapmış gibi ona sevap yazılır.  Umre için de durum  böyledir.. Ayrıca Kıyamet günü hesaba da çekilmez; kendisine cennete gir denilir.’’

‘’Evinden hac veya umre için çıkıp Mekke veya Medine´de ölen bir kimse, ne arasat meydanına getirilir ve ne de hesaba mâruz kalır. Kendisine “Haydi cennete gir” denilir’’.5

‘’Hacca giderken yolda ölene, kıyamete kadar hac, cihada giderken de ölene, kıyamete kadar cihad sevabı yazılır’’ [Ebu Ya’la]

Peygamberimiz zamanında bir sahabi Arafat vakfesi esnasında devesinden düştü, boynu kırılarak orada vefat etti. Peygamberimiz:  - Onu yıkayınız, ihram elbisesiyle kefenleyiniz; başını, yüzünü örtmeyiniz ve ona koku da sürmeyiniz. Çünkü o, Kıyamet günü tekbir ve telbiye getirerek dirilecektir (Sanki o zamana kadar bu ibadetini ihramlı olarak yapıyormuş gibi kendisine ecir verilecektir) buyurdu.

Hasan Basrî şöyle buyurmuştur: “Ramazan ayının sonunda veya herhangi bir savaşta veya haccın sonunda ölen bir kişi şehid olarak ölmüştür.”

-Kâbe-i Muazzama’yı ziyaret maksadıyla birçok sıkıntı ve mahrumiyete katlanarak sefere çıkan, aile yurdundan uzak olduğu halde kalbini, ruhunu,bedenini hakka bağlayıp, teslim olan bir insanın elde edeceği mükâfat elbette ki diğer ibadetlerden daha fazla olacaktır.

Câbir'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:صَلَاةٌ فِي مَسْجِدِي أَفْضَلُ مِنْ أَلْفِ صَلَاةٍ فِيمَـا سِوَاهُ إِلَّا الْـمَسْجِدَ الْـحَرَامَ، وَصَلَاةٌ فِي الْـمَسْجِدِ الْـحَرَامِ أَفْضَلُ مِنْ مِائَةِ أَلْفِ صَلَاةٍ فِيمَـا سِوَاهُ.[ رواه أحمد

"Benim mescidim (Mescid-i Nebevî) de kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında diğer mescitlerde kılınan bin namazdan daha fazîletlidir. Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz,  Mescid-i Haram dışındaki diğer mescidlerde kılınan yüzbin namazdan daha faziletlidir."

İbn Abbas (r.a) Hz. Peygamber´den şöyle rivayet eder:

Bu Beyt´in üzerine Allah´ın her gününde yüzyirmi rahmet . inmektedir. Bunların altmışı ziyaretçilere, kırkı namaz kılanlara ve yirmisi de bakanlara taksim olunur.9

Beyti çokça tavâf (ziyaret) ediniz. Çünkü kıyâmet gününde hasenât sahifelerinizde göreceğiniz en büyük hasene tavâf´dır. Kıyâmet gününde göreceğiniz en kârlı amel de budur.10

Başka bir haberde de şöyle denilmiştir:

Kim yalın ayak, başı kabak yedi defa peşipeşine tavaf yaparsa, bir köleyi âzâd etmiş kadar sevap alır. Kim, yağmurlu bir havada Kâbe´yi yedi defa ziyâret ederse, onun geçmiş günahları affolunur.11

Mücâhid ve başka âlimler şöyle demişlerdir: ´Hacılar Mekke´ye geldikleri zaman, melekler deve süvarilerine selâm verirler. Merkeblere binenlerin ellerini sıkarlar, yaya gelenlerin de boyunlarına sarılırlar´.

-Hac ibadeti insana, her şeyden önce kendisine verilen nimetlere şükretme ve O’na karşı kulluğunu ifade etme, aczini ortaya koyma imkânı veren bir ibadettir.

-Hacca giden kişi, mal-mülk,makam ve mevki gibi dünyevi unsurlardan sıyrılarak Allah’a yönelir.

-Hacda zenginiyle,fakiriyle, zayıfıyla, güçlüsüyle bütün hacılar aynı kıyafet içerisinde, aynı zorluklara katlanırlar,aynı mahrumiyetleri yaşarlar, aynı şartlarda hareket ederler. Bu da bütün insanların Allah katında eşit olduğunu göstermektedir.

Hacda kazanılan manevî haz sayesinde önceden var olan kötü huy ve alışkanlıklar terk edilir ve Allah’ın emirlerine daha sıkı sarılma, yasaklarına daha çok dikkat etme azmi ve şevki gelir. Böylece günahlarının bağışlanmasını ve kalbinin günahlardan arınmasını sağlar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde: ”Kim Allah için hacceder de kötü söz ve davranışlardan sakınır ve günahlara sapmazsa, annesinden doğduğu günkü gibi günahlardan arınmış olarak döner.” buyurmuştur. Bir başka hadislerinde ise: ”Makbul haccı karşılığı cennetten başkası değildir.” buyurmuşlardır.

-Hac İslâm topluluklarının yıllık kongresi gibidir. Oraya üyelik haccın şartlarını taşıyan herkes için geçerlidir. Her yıl çeşitli ülkelerden mukaddes topraklara gelen, dilleri, renkleri,ülkeleri, kültürleri farklı Müslümanların tek gaye için bir araya gelmesi ve hep birlikte Allah’a yönelmeleri İslâm kardeşliğini güçlendirir. Müslümanların birbirleri ile tanışıp kaynaşmalarını ve dertlerini-sıkıntılarını görüşüp ortak çözüm bulmalarını sağlar.

-Hacca giden, başkalarına sıkıntı vermediği gibi onlardan gelecek sıkıntılara da katlanmalı, yumuşak davranmalıdır Hadis-i şerifte (Yumuşak davranmayan hayır yapmamış olur) buyuruldu Sert, kırıcı olmaktan da kaçmalıdır Hadis-i şerifte, (Sertlikten ve çirkin şeyden sakının Yumuşaklık insanı süsler, çirkinliği giderir) buyuruldu (Müslim)