Doğunun Nabzı | Doğunun Nabzı Burada Atıyor ®
MİDE ÜLSERİ-1 / Doç.Dr.Şerif YILMAZ 09/05/2015

 

Ülser, mide-barsak sisteminde yüzeyselden daha derin yara anlamında kullanılan bir deyimdir. Midede belli hücrelerden salgılanan asit normal koşullar altında midenin kendisine zarar vermez. Bunun nedeni mide yüzeyini sıvayan bikarbonat ve mukus tabakasıdır ve bu tabaka asidin ve diğer zararlı etkenlerin mide yüzeyine temasını, dolayısıyla hasar oluşturmasını engellemektedir. Bu savunma kalkanını olumsuz etkileyen durumlar ülsere yatkınlık oluşturur. Diğer deyimle peptik ülser olarak da adlandırılan hastalık toplumda en sık karşılaşılan tablolardan biridir. Toplumda %2-5 oranında görülmektedir. Peptik ülsere hemen her yaşta rastlanabilirse de 20 yaşından önce nadirdir. Yirmi yaşından itibaren sıklığı devamlı olarak artar, 50 yaş civarında en yüksek seviyeyi bulur.

 

            İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne ‘onikiparmak barsağı’ denir. Halk arasında ‘mide’ ülseri’ olarak kullanılan tabir, hem mide, hem de onikiparmak barsağı ülserini kapsar. Onikiparmak barsağı ülserine mide ülserinden daha sık karşılaşılır. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir

 

            Tüm dünyada ülser gelişimini etkileyen ve ülsere neden olan en sık etkenler ağrı kesici kullanımı ve Helicobacter pylori adlı mikroptur. Modern çağın avantajı daha hızlı sağlık hizmeti erişimi iken, dezavantajı artan ağrı kesici ilaç kullanımı olabilir. Ağrı kesici olarak kullanılan hemen tüm ilaçlar mide-barsak sisteminde ülser gelişimine neden olabilmektedir. Bu ilaçlar mide-barsak yüzeyinde önemli değişiklikler yaparak savunma mekanizmalarını yok etmekte ve ülser oluşturabilmektedirler. Helicobacter pylori adlı bakteri özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygın bir enfeksiyon ajanıdır. Ülkemizde toplum kaynaklı çalışmalarda bu enfeksiyonun %80’den fazla insanda kolonize olduğu bilinmektedir. Bu bakteri enfekte olan bireylerde mide mukus tabakası altında yaşamını sürmekte ve salgıladığı bazı maddelerle ülser gelişimine neden olmaktadır. Mide ülseri yanında mide kanseri gelişimini de riske edebilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu bakterinin mide kanseri riskini 8 kat arttırdığı bildirilmiştir. Bu dramatik gerçeğe rağmen kanser gelişimi için birden fazla faktör gerektiğinden bu bakteri ile enfekte kişilerde kanser korkusu yersizdir ve bu hastaların gastroenteroloji uzmanlarına başvurmalarında fayda vardır. Klinik pratikte sık karşılaştığımız bu enfeksiyon ajanının kimlerde tedavi hedefi olması gerektiği bilimsel kriterlere dahildir. Mide-barsak ülseri olan kişilerde bu bakteri mutlaka tedavi edilmelidir. Konunun ayrıntılarını ülser tedavisi bölümünde görebileceksiniz.

 

            Ülserin meydana gelmesinde tek bir faktörün söz konusu olamayacağı, karşılıklı etki eden çeşitli faktörler arasındaki dengenin bozulması halinde asit-pepsin katkısı aracılığıyla meydana gelebileceği bilinmelidir. Ülser gelişimini riske eden diğer faktörler arasında midede fazla asit, aşırı fiziksel-ruhsal stres, fazla miktarda sigara, kahve ve alkol tüketmek, kemik erimesi ilaçları, karaciğer sizrozu, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, aşırı baharat tüketimi yer almaktadır. Bunlar ülsere neden olmaktan çok kolaylaştıran veya klinik şikâyetleri tetikleyen faktörlerdir.

 

            Ülser hastalarında ana şikâyet karın üst-orta bölgesinde kemirici ağrıdır. Ağrı genellikle açlıkta artar. Şiddetli olgularda gece uykudan uyandırır. Şişkinlik, bulantı ve zaman zaman kusmalar eşlik edebilir. İştah değişikliği yaparak kilo kaybına yol açabilir. Ülser delinmesi olan olgularda karın zarı iltihabı, kanamalı ülserlerde ağızdan kanlı kusma ve dışkıda siyahlaşma görülebilir. Bu makalenin devamında ülserde tanı, beklenen komplikasyonlar ve tedavi konusu işlenecektir.

 

Bu yazı 3135 kez okundu.
Yazarın Tüm Yazıları
  1. 1. YAZI DİZİSİ ÖNSÖZÜ (3626 kez okundu.) - 22/02/2015
  2. 2. HEPATİT B (2859 kez okundu.) - 02/03/2015
  3. 3. HEPATİT B ENFEKSİYONUNDA DOĞAL SEYİR (3298 kez okundu.) - 08/03/2015
  4. 4. KRONİK HEPATİT B’DE TEDAVİ (4629 kez okundu.) - 15/03/2015
  5. 5. HEPATİT B’DE RİSK GRUPLARINI TANIMLAMA (3224 kez okundu.) - 22/03/2015
  6. 6. HEPATİT B’DEN KORUNMA (3414 kez okundu.) - 27/03/2015
  7. 7. HEPATİT B’DE AŞILAMA (3140 kez okundu.) - 05/04/2015
  8. 8. HEPATİT C (2794 kez okundu.) - 13/04/2015
  9. 9. KARACİĞER SİROZU (2850 kez okundu.) - 19/04/2015
  10. 10. KARACİĞER NAKLİ (3817 kez okundu.) - 26/04/2015
  11. 11. MİDE ÜLSERİ-1 (3136 kez okundu.) - 09/05/2015
  12. 12. MİDE ÜLSERİ-2 (2948 kez okundu.) - 18/05/2015
  13. 13. MİDE ÜLSERİ-3 (2801 kez okundu.) - 24/05/2015
  14. 14. GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ HASTALIĞI (3525 kez okundu.) - 31/05/2015
  15. 15. GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ TEDAVİSİ (3112 kez okundu.) - 14/06/2015
  16. 16. İRRİTABL (HASSAS) BARSAK SENDROMU (2963 kez okundu.) - 21/06/2015
  17. 17. KALIN BARSAK (KOLON) KANSERİ (2579 kez okundu.) - 01/07/2015
  18. 18. MİDE KANSERİ (2394 kez okundu.) - 12/07/2015
  19. 19. PANKREAS KANSERİ (2389 kez okundu.) - 26/07/2015
  20. 20. ENDOSKOPİ (2746 kez okundu.) - 26/07/2015
  21. 21. KOLONOSKOPİ (2898 kez okundu.) - 26/07/2015
  22. 22. ERCP (2709 kez okundu.) - 26/07/2015
  23. 23. ÇÖLYAK HASTALIĞI (2497 kez okundu.) - 26/07/2015
  24. 24. MİDE KANAMASI (3355 kez okundu.) - 26/07/2015
  25. 25. AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF) (2233 kez okundu.) - 27/09/2015
  26. 26. İLTİHABİ BAĞIRSAK HASTALIĞI (KOLİT) (4776 kez okundu.) - 27/09/2015
Facebook Yorumları