Yıl 624 yer Bedir... Bedrin Arslanları kanıyla tevhidi kurtarıyor. İ’la-yi Kelimetullah için kendisinden üç kat daha fazla olan düşmanla göğüs göğüse çarpışıyor ve Allah zafer ihsan ediyor.
Yıl 1915 yer Çanakkale... Bir haçlı ruhu tekrar küfrün karanlığına bürünüp Avusturalyalı, Kanadalı, İngiliz, Fransız, Hindu, Yamyam suretinde görünüp iman nurunu söndürmeye çalışıyor. Güneş çıktığı zaman karanlık yok olmak durumundadır. Dolayısıyla iman nuru şu paslı gönüllerimizde oldukça, küfrün kesafeti(karanlık) ne bizde ne de bu aziz vatanımızda hiçbir zaman hüküm sürmeyecektir.
Çanakkale; top, tüfek, kurşuna karşı gövdenin, bedenin siper edildiği mukaddes bir zaferdir. İmanın tekniğe meydan okuduğu, iman dolu göğsün çelik zırhlı duvardan daha sağlam olduğunun ispatlandığı kudsi bir savaştır. Hz. Hamza, Hz. Mus’ap, Hz. Ali, Hz. Ömer ve daha birçok sahabenin kefenlerine bürünüp Kayserili Mehmet, Vanlı Ali, Adanalı Yusuf, Pakistanlı Ömer, Hindistanlı Hamza olarak göründüğü mübarek bir muharebedir. Mesele iman ise ,mesele İslam ise biz buradayız ve sizlerle omuz omuzayız nidasının yankılandığı bir meydandır. Çanakkale’de farklı ülkelerden gelen ve ülkemizin değişik il, ilçe, kasaba ve köylerinden gelen nice kınalı koçlar vatan uğruna, iman uğruna, namus uğruna şehit düşmüştür. O mübarek kanları toprağa düşmüştür. Mehmet Akif İstiklal Marşı şiirinde bu anlamlı tabloya şu ifadelerle değinmiştir,
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı;
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!”
Peki bu elleri, ayakları öpülesi şehitlerden sonra aziz hatıralarına neler yapıldı? Uğruna şehit düştükleri ; “Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli!” Onlardan çok kısa bir zaman sonra bu mabedler, camiler, mescitler ya kapatıldı ya da ahırlara çevrildi. “Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli!” Savaş esnasında bile ezan okuyup cemaatle namaz kılan bu şehitlerden kısa bir zaman sonra dinin temeli olan ezan değiştirildi ve uğruna öldükleri din temelden kaldırılmaya çalışıldı. Uğruna şehit düşülen, baş tacı edilen ve başlar üstünde gezdirilen kutsal kitabımız yakıldı, ayaklar altına alındı. Milyonlarca el yazma nüshası nehirlere atıldı. Günlerce nehirlerden su yerine mürekkep aktı. Çanakkale ‘de şehit düşen ecdadımızın birçoğunun ismi ya Hacı Ali, ya Hoca Ömer, ya Seyda Ahmet, ya Sofu Hüseyin vs. İdi. Sizlerden sonra bu mübarek ünvanların tamamı yasaklandı. Sarığın yerini şapka aldı ve takılması zorunlu hale getirildi. Şapka takmayan binlerce masum insan ya hapse atıldı ya da idam edildi. Kafir İngiliz’in yapmadığını sözde Müslümanlar özde Müslümanlara yaptı.
Ey Çanakkale Şehitleri! Sizlerden sonra buralara bir hal oldu. Buralar duman oldu. Her şey tersine döndü. Sizlerden sonra uğruna şehit düştüğünüz dine irtica denildi. Dinini yaşayan saf ve masum Müslümanlara mürteci, softa damgası vuruldu. Minarelerden başka sesler duyuldu. Kurtuluş savaşıyla kurtulduğumuzu zannediyorduk! Meğerse maddeden kurtulup manen ebedi mahkum olmuşuz. İngiliz’ler bizimle yaman bir oyun oynadılar. Senaryoyu onlar yazdılar. Bütün oyuncuları bizim aramızdan seçtiler. Ölen de öldürülen de bizdik. Onlar yönetmenlik yaptılar. Öyle bir oyun oynadılar ki... Kimimiz hala bu oyunun bir parçası, kimimiz ise hala bunun oyun olduğunu bizim de birer piyon olarak kullanıldığımızın farkında değildir. Oyun içinde oyunlar hala sürüp gitmektedir. Biz de yavaş yavaş medenileşiyoruz! Belki zamanla bizimde dişlerimiz çıkar.
Tarihten bir vesika ile yazıma devam etmek istiyorum. Sömürgeler Bakanı Lord Gürzon, adamın bakanlık yaptığı alanı düşünebiliyor musunuz? Sömürgelerden sorumlu ve bizi de sömürge olarak düşünüyorlar ki; İngiltere’de mecliste Lord Gürzon’a şöyle bir soru yöneltilir.
Soru: Türklerin istiklaliyetini niçin tanıdınız?
Cevap: Asıl şimdi biz onları yok ettik.
Soru: Nasıl?
Cevap: Bu kara kitabı(Kur’an) onların içinden alarak ve onları bu kitabın hükümlerinden soğutarak.
Bizi topla ,tüfekle yenemeyenler elimizdeki maddi ve manevi enerji kaynaklarımızın tamamını bizden almışlardı. 10 yılda dinine küfreden, mukaddesatını ayaklar altına alan, örfüyle, geleneğiyle alay eden, Çanakkale Şehitlerinin kemiklerini sızlatan on beş milyon genç yetişmişti.
Bizler celladına aşık olan mahkumlarız. 60 yıldır bizi sevmeyen, bizden nefret eden, bizi hiç bir zaman birliğine almayacak olan, tam aksine mevcut birliğimizi ve beraberliğimizi bozmaya çalışan Avrupa Birliğinin kapısındayız. Zaman zaman kapıyı açıyorlar ama bizi içeri almak için değil. Ürettiklerimizi ve madenlerimizi içeri almak için kapıyı açıyorlar. Bir efendinin hizmetkarın yüzüne kapıyı kapatması gibi kapıyı yüzümüze çarpıyorlar.
Peki çözüm nasıl olacak? Biz ne yapacağız? Üç değerli zatın ifadeleriyle bu meseleye çözüm arayacak, bu kanlı yarayı tedavi etmeye çalışacağız. 1-Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’ndaki şu mısrası: “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” Yani Hakk’a tapan, ilhamını, maddi ve manevi gücünü Hak’tan alan bir millet, bir gençlik maddi ve manevi istiklaliyetini mutlaka kazanacaktır. O zaman “Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın! Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın.” 2- Bediüzzaman’ın ;“ Kimin himmeti(gayesi, amacı)milleti ise o kimse tek başına küçük bir millettir.” Himmeti; milleti, vatanı, bayrağı, dini, imanı, örfü, kitabı ve peygamberi olan bir gençlik derdimizin devası olacaktır. 3-Peygamber Efendimizin(SAV):” Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı sarılırsanız doğru yoldan hiç ayrılmazsınız. Bunlar; Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyyedir.” Kur’an okuyan ve onu en güzel şekilde yaşayanın sünnetini yaşayan, Peygamberimizi model alan bir gençlik ve bir millet maddi ve manevi kurtuluşumuzun reçetesi olacaktır.
UNUTMAYIN! İlaç ya da reçete uygulanırsa etkisini gösterir ve tedavi eder.
- 1. Karanlığı Aydınlatan Manevi Işık (3142 kez okundu.) - 29/01/2015
- 2. Risale-i Nurdan Güzel Söz (2688 kez okundu.) - 26/01/2015
- 3. Neye Niyet Oraya Kısmet (2515 kez okundu.) - 02/02/2015
- 4. Çocuk Mu ! (2624 kez okundu.) - 06/02/2015
- 5. BENİ ÖLDÜRÜN Kİ... (2836 kez okundu.) - 13/02/2015
- 6. SENSİZ YAŞAMAK... (4706 kez okundu.) - 17/02/2015
- 7. FATMAGÜL’ÜN SUÇU NE!.. (4795 kez okundu.) - 23/02/2015
- 8. 28 ŞUBAT DRAMI (3582 kez okundu.) - 28/02/2015
- 9. EY TÜRKLER VE KÜRTLER !... (3839 kez okundu.) - 07/03/2015
- 10. ÇANAKKALE GEÇİLDİ !... (6202 kez okundu.) - 14/03/2015
- 11. ÖLÜMÜ ÖLDÜREN NEVRUZ !... (3276 kez okundu.) - 20/03/2015
- 12. KAİNATI AĞLATAN ADAM ! (3807 kez okundu.) - 23/03/2015
- 13. STOCKHOLM SENDROMU VE SİGARA !... (3731 kez okundu.) - 28/03/2015
- 14. İLAHİ AŞK (4341 kez okundu.) - 04/04/2015
- 15. KADER SENİ BANA YAZMIŞSA... (4108 kez okundu.) - 10/04/2015
- 16. PEYGAMBER EFENDİMİZE MEKTUP... (4971 kez okundu.) - 16/04/2015
- 17. SEVGİLİLER SEVGİLİSİNE!... (4093 kez okundu.) - 20/04/2015
- 18. PEYGAMBER EFENDİMİZ VE EMPATİ... (14403 kez okundu.) - 25/04/2015
- 19. NİSAN YAĞMURUM!... (3903 kez okundu.) - 03/05/2015
- 20. ANNE KİMDİR !... (4122 kez okundu.) - 09/05/2015
- 21. PEYGAMBER EFENDİMİZ NEDEN MİRACA ÇIKTI ? (4339 kez okundu.) - 14/05/2015
- 22. BEDİÜZZAMAN VE DEPRESYON... (6510 kez okundu.) - 20/05/2015
- 23. DOKUNMATİK GENÇLİK (3822 kez okundu.) - 03/06/2015
- 24. BABA DA KİM OLUYOR (4149 kez okundu.) - 14/06/2015
- 25. ÖLÜMÜ UNUTMAK ÖMRÜ UZATIR MI?... (3916 kez okundu.) - 26/06/2015
- 26. BEDİÜZZAMAN VE EGOİZM... (3930 kez okundu.) - 09/07/2015
- 27. CHARLİE’NİN ZEBANİLERİ!... (4327 kez okundu.) - 27/07/2015
- 28. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE!... (5231 kez okundu.) - 07/08/2015
- 29. BANA HER ŞEY SENİ HATIRLATIYOR!... (4813 kez okundu.) - 25/08/2015
- 30. SANA KURBAN OLAYIM!... (3449 kez okundu.) - 21/09/2015
- 31. KALBİMİZE OPERASYON !... (3467 kez okundu.) - 03/10/2015
- 32. EY AŞK ! SEN KİMSİN? (3878 kez okundu.) - 16/10/2015
- 33. RABBE YÖNELİŞ (3781 kez okundu.) - 30/10/2015
- 34. SAMİMİYET NEDİR? (3736 kez okundu.) - 16/11/2015
- 35. NAMAZ VE RABBİMİZ (3307 kez okundu.) - 06/12/2015
- 36. SENİ SEVMEK !... (3263 kez okundu.) - 26/12/2015
- 37. ŞİFRELERİ KARIŞTIRDIK!... (3456 kez okundu.) - 13/01/2016
- 38. BENİM ADIM AŞK !... (2977 kez okundu.) - 17/02/2016
- 39. İKİ DÜNYALI OLMAK!... (3405 kez okundu.) - 15/03/2016
- 40. BEDİÜZZAMAN VE EĞİTİM (3886 kez okundu.) - 31/03/2016
- 41. KİBİR AZABI (3134 kez okundu.) - 21/04/2016
- 42. BAŞIMIZDAKİ KEFEN VE ÜSTÜMÜZDEKİ TOPRAK... (3224 kez okundu.) - 16/05/2016
- 43. HAZRET-İ İNSAN (4706 kez okundu.) - 03/07/2016
- 44. ÇİLEKEŞ DOST (3080 kez okundu.) - 19/10/2016
- 45. KUR’AN’I GÜZEL OKUMAK VE DOĞRU YAŞAMAK!.. (8758 kez okundu.) - 02/12/2016
- 46. KURBANI KURBUNA VESİLE ETMEK... (1848 kez okundu.) - 20/08/2017
- 47. MUALLİM-İ EKBER ALLAH'TIR. (1229 kez okundu.) - 25/03/2018
- 48. EĞİTİM ve YEMEK (1324 kez okundu.) - 01/05/2018
- 49. DUYGULARIMIZI EMEN VAMPİRLER-1 (1404 kez okundu.) - 30/09/2018
- 50. DUYGULARIMIZI EMEN VAMPÎRLER 2 (1436 kez okundu.) - 08/01/2019
- 51. HAYAT KALEMÎ AŞK MÜREKKEBÎNDEN BESLENÎR (1487 kez okundu.) - 21/01/2019
- 52. GALÎBA ÂHÎR ZAMAN (1428 kez okundu.) - 29/01/2019
- 53. SENDE BÎNYIL YAŞAMAK ÎSTERDÎM (1671 kez okundu.) - 18/02/2019
- 54. HAKİKÎ EVİMİZ (1418 kez okundu.) - 14/03/2019
- 55. SESSÎZ ÇIĞLIK;HALEPÇE (1737 kez okundu.) - 17/03/2019
- 56. BÎZ SENÎN KARDEŞLERÎNÎZ YA RESULULLAH! (1506 kez okundu.) - 16/04/2019
- 57. İKİ KÖYLÜ İKİ BAHÇE (1078 kez okundu.) - 04/09/2019
- 58. GEL.. (1334 kez okundu.) - 05/11/2019
- 59. ZAMANSIZ (1331 kez okundu.) - 12/03/2020